FRENK MAHALLESİ

İzmir'in Batılı ilk yüzü
Burası 18'nci Yüzyıl'ın Frenk Mahallesi... Avrupai mağazaların, işmerkezlerinin yanı sıra kitapevleri, müzik marketler, fotoğraf stüdyoları, resim galerileri, eğlence yerleri ve kulüpler vardı. Bu entelektüel mekanlar kültürel hayata renk ve zenginlik katardı


Dünden Bugüne / Sabri Yetkin


 Osmanlı'da Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Batı kökenli gayrimüslimler, Frenk olarak adlandırılırdı. İzmir'de 13'üncü yüzyıl sonlarından itibaren de, bu kişilerin yaşadıkları şimdiki Karataş'la Alsancak arasındaki yer Frenk Mahallesi diye anılırdı.
Frenk Mahallesi 19'uncu yüzyılın sonlarına kadar gelişim göstermiştir. Fiziksel açıdan ciddi bir değişime uğramıştır. Gelişen ticaretin yarattığı yoğunluk nedeniyle deniz doldurulmuştur. Frenk Sokağı da, kıyıdan çok içerilerde kalmıştır.
Bu sokağının sahilde olduğu günlerin anısını yansıtan en önemli bina, 1600'lü yılların başında "leb - i derya" kilisesi olarak inşa edilen, şimdiki Halit Ziya Bulvarı'nda yer alan Saint Polycarpe Kilisesi'dir.
Frenk Mahallesi, dolgu yüzünden, arazi tartışmalarına sahne olmuştur. Keyfi dolgulara ilişkin şikayetleri yansıtan yüzlerce arşiv belgesi bulunmaktadır.

İlk kaya 1867'de atıldı
1867'de başlayan Kordon dolgusu 1876'da tamamlanmıştır. Böylece, 17'inci yüzyılda deniz kıyısında bulunan Frenk Sokağı, 19. Yüzyılın sonunda, kıyıdan içeriye doğru dördüncü cadde haline gelmişti.
İlk sırada Birinci Kordon, ikinci sırada İkinci Kordon, üçüncü sırada da İngiliz İskelesi'yle, Eski Balık Pazarı caddeleri yer almıştı. Frenk Caddesi, dört ana bölümden oluşuyordu.
İlk bölüm, Mahmudiye Caddesi.. Bu isim Sultan II. Mahmut için verilmişti. Büyük Vezir Han'dan başlayıp, Aya Photini Kilisesi'nin önündeki kıvrıma kadar devam ederdi. Burada hanlar, ferhaneler (pasaj) ve tütün depoları bulunurdu.
Kilise arazisinin bitiminde Carrefour (kavşak) Aya Photini vardı. Bu kavşakta, Avrupalı Finans kurumlarından Credit Lyonnais, İzmirli borsacılardan Arapyan Karabet'in Ferhanesi ve Alex Annoras'nın Mobilya Mağazası vardı.

Sultaniye Caddesi...
İkinci bölüm Sultaniye Caddesi... İzmirli Katoliklere ait Saint Polycarpe Kilisesi'nden başlardı. Kilisenin yanında geniş alana yayılmış Capucin rahiplerinin manastırı yer alırdı. Günümüzde Cumhuriyet Kız Meslek Lisesi civarında bulunan Fasula Meydanı'na kadar uzanan Sultaniye Caddesi, Frenk Caddesi'nin omurgasıdır ve kentin Avrupai çarşısıdır. Modern binaları, mağazaları, düzgün sokakları, şık giyimli insanlarıyla İzmir'in farklı bir yönüdür.
İzmir'e gelen bütün gözlemcilerin bahsettiği bir yerdir. Mağazalarda Avrupa'ya ait her tür mamulü bulmak mümkündü. Peynirler, kaliteli şaraplar ve biralar, tütsülenmiş etler, yünlüler, ipekli kumaşlar, hazır giysiler, parfümler, ayakkabılar, daktilolar, mobilyalar, vb. her türlü ürünün alışverişi bu zengin çarşıda yapılırdı. Bir çok konsolosluk da gösterişli bayraklarıyla arz-ı endam ederdi.

Teşrifiye, Mesudiye..
Üçüncü bölümünü, Fasula Meydanı'ndan başlayıp, günümüzdeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nin girişine kadar uzanan Teşrifiye Caddesi'ydi. Burada depolar, işletmeler ve konutlar yer alırdı.
Dördüncü bölüm ise Mesudiye Caddesi'ydi. Günümüzdeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nden denize dik devam eden yoldu. Bu caddede küçük ticari işletmelerle beraber, ağırlığı konutlar oluşturmaktaydı.
İzmir'in Avrupai yüzü olan Frenk Caddesi'nde kitapevleri, müzik mağazaları, fotoğraf stüdyoları, resim galerileri, eğlence mekanları ve kulüpler de vardı. Bu entelektüel mekanlar İzmir'in kültürel hayatına renk ve zenginlik katardı. Ta ki, 1922'de yanıp tükeninceye kadar.

SEYYAHIN NOTLARINDAN

30 yılda deniz doldu
1845'te İzmir'i ziyaret eden gezgin Herman Scherer şöyle diyordu:
"Şehrin deniz tarafında, Frenk Mahallesi yer almaktadır. Frenk Mahallesi bugünkü durumuna, son 30 yıl içinde gerçekleştirilen deniz dolgusuyla gelmiştir. Seçkin mağazaları ve dükkanlarıyla şehrin can damarıdır. Gümrükler, gazinolar, restoranlar, mağazalar ve büyük tüccarların ticarethaneleri buradadır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder