İZMİR KENT MÜZESİ VE ARŞİVİ - İKEMA


114 yıl sonra kurulan müze ve kütüphane

    Dünden Bugüne / Sabri Yetkin

           
    İzmir, uzun zamandan beri, modern ve bilimsel yöntemlerle hazırlanan Kent Müzesi ve Arşivi'ni (İKEMA) beklemekteydi. Bu proje, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın kent kültürünü yayma, geliştirme ve modern kentli oluşturma yolunda yaptığı çalışmaların en önemlilerinden biri sayılmalıdır. Büyükşehir Belediyesi, kent kültürüne yönelik yayından eğitime, vefa plaketlerinden koruma çalışmalarına varıncaya kadar onlarca projeyi gerçekleştirdi. Ama bu proje, ayrı bir değerlendirmeyi hak etmekte.

    Tarihi Kentler Birliği'nce örnek proje kabul edilen, Türkiye'nin ilk kent müzesi ve arşivi, İzmir'in kültür hayatındaki önemli bir boşluğu dolduracaktır. Müzeler ve arşivler kentlerin en önemli prestij mekanlarından biridir, Modern kent yaşamının vazgeçilmez öğeleridir. İzmir'in müze ve kütüphane özlemi 1890'lı yıllara kadar geriye gitmekte. Müze ve kütüphaneler, o günlerde bile kentin şan ve şerefini artıran kurumlar olarak tanımlanmaktaydı.
    İzmir basın ve edebiyat dünyasının önde gelen isimlerinden Halit Ziya Uşaklıgil, 14 Ekim 1890 tarihli Hizmet gazetesine yazmış olduğu köşe yazısının başlığı "İzmir'in Hali ve İstikbali" idi. Uşaklıgil bu makalesinde o günlerin İzmir'inin panoramasını çizdikten sonra; "Bir şehrin başlıca şan ve şerefini arttıracak tesislerin müzehane ve kütüphane" olduğu tespitinde bulunmuştu. Ancak yazının devamında, İzmir'de "müzehane ve kütüphanenin varlığı şöyle dursun, adının bile bilinmediğini" üzüntüyle ifade etmiştir.
   
    İlk kütüphaneler etnikti
    İzmir, kozmopolit bir nüfusu barındırdığından, kentteki gayrimüslim burjuvazi, 19'ncu Yüzyıl'da kendi topluluklarına yönelik kütüphaneler ve kültür kurumlarını kurmuşlardı. Nitekim 1880'li yıllarda İzmir'deki Rum Evangelik Mektebi'nin mükemmel bir okul müzesi ve 10 beş bin ciltlik bir kütüphanesi bulunmaktaydı.
    Aynı dönemde faaliyette bulunan Fransız Propaganda Mektebi'nin de 10 bin ciltlik bir kütüphanesi vardı. Bunların dışında Türklere hizmet veren camilere ait vakıf kütüphaneleri mevcuttu. Ancak bu kitapların çoğunun dini eserler olması nedeniyle, toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktı.
   
    İlk milli kütüphane
    1870'li yıllardan itibaren, İzmir kültür hayatının canlanması, genel kütüphane ihtiyacını gündeme getirmişti. Birkaç küçük girişimde bulunulmasına rağmen, İzmir'in gerçek anlamdaki ilk kütüphanesinin kuruluş çalışmalarına dönemin ünlü avukatı Kadızade İbrahim Refik Bey'in çabalarıyla 1910 yılında başlanmıştı. Daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin çabalarıyla kuruluş çalışmaları hızlanan, Türkiye'nin "milli" unvanlı ilk kütüphanesi, 1912 yılında Beyler Sokağı'ndaki Salepçizade Yahya Paşa'nın konağında okuyucuların hizmetine girmişti. Kentin ileri gelenlerinin ve aydınlarının büyük desteğini sağlayan kütüphaneye ilk yılında 4000 civarında kitap bağışlanmıştı.
    Kısa sürede bağışlar ve satın almalarla gelişmeye başlayan İzmir Milli Kütüphanesi, kentin en önemli kültür kurumu haline gelmişti.
   
    Ve Cumhuriyet dönemi
    İzmir'de kültürel alanda böylesi önemli adımlar atılmasına rağmen, Osmanlı döneminde kentin tarihsel ve kültürel zenginliğini yansıtacak bir müzenin oluşturulması yolunda bir çabanın varlığını göremiyoruz. Kentte müze kurulması, Cumhuriyet ideolojisinin bir gereği olarak, Cumhuriyet'in ilanından sonra gündeme geldi. İzmir Asar - ı Atika (Eski Eserler) Müzesi 14 Şubat 1924'de kuruldu. Kuruluşunda Aziz (Ogan) Bey'in büyük katkısı oldu. İlk birkaç yıl malzeme toplandıktan sonra, Vali Kazım Paşa'nın girişimleriyle, 15 Şubat 1927'de Çorakkapı Mahallesi'ndeki Hagia Voukla Kilisesi'nde ziyarete açıldı. Bu müze, içinde etnoğrafik malzemeleri de barındırmasına rağmen, Arkeolojik eserlere ağırlık vermekteydi.
   
    Şehir müzesi girişimi
    1 Kasım 1925 tarihli Türk İli gazetesi, "İzmir'de İstiklal Harbi Müzesi" kurulmasını öneriyordu. Gazete, işgalin başladığı ve kurtuluşun sağlandığı İzmir'e böyle bir müzenin gerekli olduğunu ifade ediyordu. Ne var ki, dönemin koşullarından ötürü müze için girişimde bulunulamamış, Asar - ı Atika Müzesi'nde bir "İnkılap" köşesinin oluşturulmasıyla yetinilmişti.
    1932 yılında Anadolu gazetesinde ilginç bir haber yayınlanmıştı. Haber, 250 yıl önceki İzmir'i gösteren bir gravürün bulunduğunu belirtilordu. Bu gravürün kurulacak olan "şehir müzesine" devredilmesi için Belediye tarafından koruma altına alındığını ifade ediyordu. Bu haber, bize Behçet Uz'un reisliği döneminde bir şehir müzesi kurulmasının gündeme geldiğini açıklamakta. Ancak bu düşüncenin de sonuçsuz kaldığını bilmekteyiz.
   
    Behçet Uz'un hedefiydi
    Behçet Uz, reisliği döneminde İzmir'i müzeler kentine dönüştürmeyi hedeflemişti. Özellikle 1936 yılında yapım faaliyetlerine girişilen Kültürpark'ta Uzun Havuz'un inşa edildiği bölgede, İzmir Sivil Müzesi, Küçük Askeri Müze, İnkılÉp ve Kültür Müzesi, Jeolojik - Antropolojik - Astronomik Müze ve Sıhhat Müzesi olmak üzere birçok müzenin kurulması planlanmıştı. Kültürpark Müzeler Yolu'nda yapımı gerçekleştirilen tek müze, Sağlık Müzesi'dir. Dönemin Sıhhat Vekili Dr. Refik Saydam'ın çabalarıyla yaptırılan müzede, insan sağlığı için gerekli olan bilgiler ve insan gelişiminin halka gösterilmesi amaçlanmıştı. Bu müze, daha sonra Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermiştir. Uzun yıllar İzmir'de yeni bir müze kurulması yolunda, hiç bir düşüncenin gündeme getirilmediğini ve kentin kültür hayatına bir katkı yapılmadığını bilmekteyiz.
   
    Kentlilik bilinci okulu
    İzmir Kent Müzesi ve Arşivi, (İKEMA) İzmir'in yangın alanlarında inşa edilen, 1932 yılından 2001 yılına kadar İtfaiye Binası olarak hizmet veren ve yeniden restore edilen tarihsel binada kapılarını açacaktır.
    Açılışı gerçekleştirilen İzmir Kent Müzesi ve Arşivi, kentin tarihsel dönüşümlerinin yansıtıldığı sergi, çok amaçlı konferans, araştırma ve drama salonlarıyla, İzmir Milli Kütüphanesi süreli yayınlar araştırma salonları, çalışma ofisleri, restoranı, kafeteryası ile İzmirliler'e keyifli saatler yaşatacaktır.
   
    Ne kadar övünseler azdır
    İKEMA, önemli bir kentsel hizmet kurumu olarak, kentlilik bilincine sahip, yarının modern kentlilerinin yetiştirilmesinde bir okul görevi üstlenecektir. Bu kurum, İzmir'in tarihinin, kültürünün bilimsel esaslara dayalı olarak gün yüzüne çıkmasına zemin hazırlayacağı gibi, kentin yurtiçi ve yurtdışı tanıtımına da katkı sağlayacaktır.
    Başkan Ahmet Piriştina ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin tüm çalışanları, Uşaklıgil'in deyişiyle, "kentin şan ve şerefini artıracak" müze ve arşivi İzmirlilere armağan etmişlerdir. Ne kadar övünseler haklarıdır. Tüm Türkiye'ye örnek olacak İKEMA kentimize hayırlı uğurlu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder